Hz. Peygamber’in kadınlara yönelik sözleri ve uygulamaları, Kur’an’ın çizdiği; Allah’ın kulu olması bakımından erkekle eşit seviyede; dinî hak ve sorumlulukları da aynı düzeyde olan, hak ve sorumluluklar yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresine uygundur. Rasûlullah’ın şahsında kadınlar, her zaman meseleleriyle ilgilenen, eşleriyle olan anlaşmazlıklarında ara buluculuk yapan, haklarını koruyan, erkeklere eşlerine iyi davranmalarını öğütleyen ve kendi yaşayışıyla da buna örnek olan bir dost ve hâmi bulmuşlardır.
“Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.”[560]
"Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır. Ben âileme en iyi olanınızım."[561]
“Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.”[562]
"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır."[563]
"Uğursuzluk yoktur. Ancak üç şeyde uğur olabilir: Kadında, atta, evde."[564] “Kadınlar, erkeklerin kız kardeşleridir.”[565]
"... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur."[566] “En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır.”[567]
“Dünya bir metâ’dır. Dünya metâının en hayırlısı sâliha kadındır.”[568]
“Bir mü’min erkek, bir mü’mine kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.”[569]
“Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: ‘Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir’ denilir.”[570]
Hz. Peygamber, Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’ın emâneti diye aldınız. Allah’ın sözü uyarınca ırzlarını kendinize helâl kıldınız. Onların, sizin yataklarınıza bir adamı almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdandır. Eğer böyle bir şey yaparlarsa hafifçe onları dövünüz. Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.”[571]
“Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözbebeğim kılınan namaz.”[572]
“Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nûru ise namazda kılındı.”[573]
“Sizden biri, hangi düşünceyle hanımını köle döver gibi dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?”[574]
Ümmü Atiyye (r.a.) anlatıyor: “Ben Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte yedi ayrı gazveye çıktım. Ordugâhlarda ben geride kalır, askerlere yemek yapar, yaralıları tedâvi eder, hastalara bakardım.”[575] İbn Abbâs (r.a.) şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.s.) kadınları gazveye götürürdü. Onlar yaralıları tedâvi ederlerdi. Kendilerine de ganimetten bir şeyler verilirdi...”[576]
“Hz. Peygamber, savaşa veya sefere giderken kur’a ile hanımlarından birisini beraberinde götürürdü.”[577]
“Peygamber zamanında kadınlar da erkeklerle beraber savaşa katılıp geri hizmetlerde çalışırlardı. Uhud Savaşında müslümanlar kayıp verince Peygamber’in zevcesi Âişe ile Ümmü Süleym, paçalarını sıvamış ve sırtlarında kırba kırba su taşıyarak savaşanların ağızlarına dökmüşlerdi.”[578]
Muavviz kızı Rubeyyi’ şöyle der: “Biz, Peygamber (s.a.s.) ile birlikte savaşa gider, askerlere su verir, yaralıları tedâvi eder, Medine’ye taşırdık.” "Bâkire kızla, (evlendirilmezden önce) babası müşâvere etmelidir."[579]
"Dul kadın kendisiyle istişâre edilmeden evlendirilmemeli, bâkire kız da izni alınmadan nikâhlanmamalıdır."[580]
"Rasûlullah (s.a.s.), kızın arzusu hilâfına, babası tarafından gerçekleştirilen bazı nikâhları, şikâyet üzerine, iptal etmiştir."[581]
"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riâyet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."[582]
İmam Mâlik’e ulaştığına göre, Hz. Ali (r.a.): “Karı-kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin âilesinden bir hakem ve kadının âilesinden bir hakem gönderin, bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur.”[583] âyetinde temas edilen iki hakem hakkında “karı-kocanın ayrılma veya birleşme kararları, bu iki hakemin vereceği hükme kalmıştır” diye beyanda bulunmuştur.[584]
"Kadınların yanına girmekten sakının!" Ensârdan bir zât: "Yâ Rasûlallah! Kayına ne buyurursun?" diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.) şu cevabı verdi: "Kayın ölümdür."[585]
“Kadınlara hayırhah olun, onlara karşı hayır tavsiye ediyorum... Onlara hayırlı şekilde davranın.”[586]
“Kadınlara karşı hayır tavsiye ediyorum. Çünkü onlar sizin yanınızda avândır/esirler gibidir. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir fâhişe/çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz ki, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz ki, onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.”[587]
Rasûlullah’a soruldu: “Ey Allah’ın Rasûlü!, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?” “Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hâriç onu terk etmemen.”[588]
“Kim kız çocuklarla sınanır (kime kız çocuğu verilir) de onlara güzel bakarsa onlar, onun için ateşe karşı koruyucu perde olurlar.”[589]
“Kim iki kıza bakıp ergenlik çağına kadar, onları yetiştirirse, Kıyâmet gününde o, benimle şöyle olur.” (Peygamber, böyle deyip parmaklarını birbirine geçirmiştir.)[590]
“Kimin üç kızı yahut üç kız kardeşi veya iki kızı, ya da iki kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, onlar hakkında Allah’tan korkarsa (onlara haksızlık etmezse), onun için cennet vardır.”[591]
“Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın!”[592]
Cerîr (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah’a (s.a.s.) ânî bakıştan sordum. Bana: “Bakışını hemen çevir!” buyurdu.”[593] Büreyde (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.s.) Ali (r.a.)’ye buyurdular ki: “Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir.”[594]
“Kadın dört hasleti için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.”[595]
“Kadını olmayan erkek miskindir/fakirdir!” Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Rasûlullah: “Evet, çokça malı olsa da!” buyurdu. Sözlerine devamla: “Kocası olmayan kadın da miskînedir, miskînedir/fakirdir” buyurdular. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Peygamberimiz: “Evet kadının çok malı olsa da!” buyurdu.[596]
“Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescidlerinden men etmeyiniz.”[597]
"Birinizin hanımı mescide gitmek için izin talep ederse ona engel olmasın (izin versin)."[598]
[560] Müslim, Birr 149 [561] Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 214 [562] İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ’tisâm 3; Müslim, Akdiye 11 [563] Nesâî, Işretu'n-Nisâ, 229; Tirmizî, İman hadis no: 2612 [564] Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 218 [565] Câmiu’s-Sağîr, hadis no: 2329 [566] Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmâret 20 [567] Tirmizî, Birr 13 [568] Müslim, Radâ 64, hadis no: 1467; Nesâî, Nikâh 15 [569] Müslim, Radâ’ 61, hadis no: 1469 [570] Ahmed bin Hanbel, I/191 [571] Müslim, Hac 147, 194; Tirmizî, Fiten 2, Tefsir 2 [572] Müslim, Talâk 31, 34 [573] Nesâî, İşretu’n-Nisâ 1 [574] Buhârî, Tefsîr Şems 1, Enbiyâ 17, Nikâh 93, Edeb 43; Müslim, Cennet 49, hadis no: 2855; İbn Mâce, Nikâh 512; Tirmizî, Tefsîr 3340 [575] Müslim, Cihâd 142, hadis no: 1812 [576] Müslim, Cihad 137, hadis no: 1812; Tirmizî, Siyer 8; Ebû Dâvud, Cihad 152 [577] Buhârî, Cihad 1071 [578] Buhârî, Cihad, 1074, Meğâzî 18; Müslim, Cihad 136 [579] Ebû Dâvud, Nikâh 24, 25 [580] Buhârî, İkrâh 3; Müslim, Nikâh 64 [581] Buhârî, İkrâh 4 [582] Nesâî, Zekât 69 [583] 4/Nisâ, 35 [584] Muvattâ, Talâk 72 -2, 584- [585] Müslim, Selâm 20, hadis no: 2172 [586] Buhârî, Nikâh 79, Enbiyâ 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Radâ 65, hadis no: 1468; Tirmizî, Talâk 12 [587] Tirmizî, Tefsîr Tevbe, 3087 [588] Ebû Dâvud, Nikâh 42, hadis no: 2142-2144; İbn Mâce, Nikâh 3 [589] Feyzu’l-Kadîr, II/97 [590] Feyzu’l-Kadîr, III/496 [591] Tirmizî, Tefsîr Sûre 9 [592] Buhârî, Nikâh 111; Cezâu’s-Sayd 26, Cihâd 140, 181; Müslim, Hacc 424, hadis no: 1341 [593] Müslim, Âdâb 45, hadis no: 2159; Ebû Dâvud, Nikâh 44; Tirmizî, Edeb 29 [594] Tirmizî, Edeb 28; Ebû Dâvud nikâh 44 [595] Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 53, hadis no: 1466; Ebû Dâvud, Nikâh 2, hadis no: 2047; Nesâî, Nikâh 13 [596] Kütüb-i Sitte, 15/515 [597] Buhârî, Cum’a 13; Müslim, Salât 36; Ebû Dâvud, Salât 13, 52; Tirmizî, Cum'a 64; Dârimî, Salât 57; Muvattâ, Kıble 12; Ahmed bin Hanbel, II/16, V/17 [598] Buhârî, Cum'a 12, Ezân 162, 166, Nikâh 116; Müslim, Salât 134; Ebû Dâvud, Salât 53; Tirmizî, Salât 400; Muvattâ, Kıble 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumun benim için çok değerli
İlgilendiğin ve yorum yazma nezaketinde bulunduğun için teşekkürler :)